Güneşin Zaptı Yakın

Transandantal Dervişler Ocağı'na hoşgeldiniz!
Ekmeğinizi, suyunuzu alın.!
Ve dönmeye başlayın...

Ocağın Temel Kelamı

"Hayat, koordinatları belli olmayan bir alan üzerinde kopartılan patırtıdır; evren ise sara hastalığına tutulmuş geometri..." Cioran

18 Ağustos 2008 Pazartesi

Belgrad Bira Festivali

Yine aylardan doğanın bir zırnık yeli, bir ferahlamalık cereyanı bizden esirgediği bu cehennem günlerinde, hemen kuzeyde, sıcağın daha az yaktığı güzel bir memleketin güzel bir şehrinde, o ülkenin ilginç ve farklı insanları, Osmanlı yapımı kalelerinin civarında Bira Festivali'ne hazırlanıyorlar.




Her Ağustos olduğu gibi Belgrad Bira Festivali, Sırbistan'ı olduğu kadar eski Yugoslav ülkelerinden ve farklı farklı birçok ülkeden insanları bir araya topluyor. Beraberce serinlemek, beraberce eğlenmek için... Değişik lezzetleri(lezzet derken, festivalin envai çeşit biraları da dahil, ancak birayla sınırlı değil), hıncahınç kalabalık bir alanda, ama neşeli kalabalığın içinde tadabilmek için...



Geçen yıl 1 gün arayla kaçırdığım bu güzel şölen atmosferi, uçakla 1 saat, uçağa ekonomik durumu yetmeyecekler için gidiş dönüşü 50 küsür euro tutacak trenle ise takriben 24 saat. Güzel ve hareketli Belgrad'ı en coşkulu ve şenlikli anında yakalamak için her sene güzel bir fırsat.

17 Ağustos 2008 Pazar

17 Ağustos 1999...Gafletin Doruğunda...



Doğanın nefretini kusarak insan gafletinin tepesine bindiği gün. İnsan acziyetinin değil...Gafletinin.

Dipten gelen dalganın insanların hayallerini barındırdığı, aslında her biri de hayal malzemelerinden yapılmış kağıttan kaleleri bir üfürükte parça pincik ettiği bir kıssa örneği olarak literatüre düşebilecek olay.

Ben yaşamadim,hissetmedim bile...Yaz gelip bitmeye doğru yaklaşmış, akraba ziyaretleri sezonu da açılmıştı. Anadolu'nun ortasında, bir o kadar da ücra bir köşesi olan Aksaray'daydım evvela. Hani şu Konya-Aksaray, Niğde-Aksaray'larda geçen boynu bükük ilimiz. Oradan Antalya'ya geçmiştik ailemle.

Ancak tam bir gun sonra babaannemin bulunduğu Yalova'ya dogru yola çıkacaktim. Tanri kurtardi bir nevi. Kimse yasamadan kolay kolay bilemez de... Çok dinledim, çok izledim... Bir gece yatip da ertesi gun uyandiginda,deprem alanindaki yikimi televizyonda gordüm. Daha da cocuktum o zamanlar, o zaman dahi hic kolay degildi.

Bir o an düşünün ki, yatağınız bir ileri bir geri gidiyor, hareket edemiyorsunuz, kaçsanız kacamazsınız mihlanmışınız yerinizde.Bir şeyler devriliyor, belki eviniz yıkılıyor, ya da yıkılmasa bile karşınızda yikilan evi izliyorsunuz, alaşağı inişini goruyorsunuz. Yakınlarınızı ariyorsunuz ulaşamıyorsunuz, goçüklerin altindan insanlar bagrıyor kurtarın bizi diye, sesler kesiliyor sonra. İnsanlar doluşuyor arabalara, rafineri cayır cayir yanıyor diye Değirmendere'den oteye geçirmiyorlar, Bursa'ya, Istanbul'a kaçamiyorsunuz, izin yok. herseyi birakip gitmek istiyorsunuz gidemiyorsunuz, o yikimi gormek zorundasınız, yakınlarınızla bir anlığına güç bela bağlantı kurup konuşuyorsunuz, o sirada '' aaa bak karsidaki site yikiliyor simdi'' diyiveriyorsunuz. Yıkılıp da giden icinizdekiler. Bir adam dusunun ki tum yakinlarini,anasini babasini sevdigini arkadaslarini,tumunu birden kaybediyor, işte o an orada kendi de bitiyor, çöküyor. Yillar yili, boyu devrilesice ittakımı tarıma uygun sulak alana bina yapimina, tabanı sulu ovalarin ustune bina yapimi bir yana, sehir kurulmasina izin veriyorlar, rafineri bile kuruyorlar, bini bir para etmez muteahhitler kumdan kale yapar gibi bina yapiyor..ve devletin baskani cikiyor, o donemde uydu telefon gibi bilumum teknolojilerin varligina ragmen, '' felaket bolgesine ulasamiyoruz'' , valilere ulasamiyoruz diyebiliyor. ''devlet baba'' dahi o an kendisini yonetenlerin basiretsizliginden dolayı çaresiz kalabiliyor.Ve göçuk altindan kurtulamayan, sayısı hep azaltılarak gosterilen onbinlerce olunun yaninda, kurtulanlar da halen prefabriklerde sefalet içinde yaşamaya ve psikolojik tedavi gormeye, başkalarının yanlışlarının acısını çekmeye devam ediyorlar.

Dün dolaylı olarak yaşadığımız acıyı, yarın aynı şekilde, belki de daha ağır boyutlarda, biz de yaşayacağız.

Aması maması yok.Değişen birşey yok. Devlet, her zamanki gibi gerekeni yapan kurum olan o öğrendiğimiz, olması gereken devlet değil. Müteahhit, teki tükü hariç adam değil, ama bir yandan da, halk da halk değil...

Değişimi isteyen de yok. İsteyen varsa da de çabalayan bir elin parmaklarınca. Herşey bitti gitti ya, sanki eskinin canlı izleri götümüzün dibinde durmuyormuş gibi, sanki ben eskiden her yaz gittiğim Yalova'daki yazlığıma hala her yaz gidebiliyor, gittiğimde de aynı insanları bulabiliyormuşum gibi, herkes halinden memnun görünüyor.Mezarın altına kafamızı kıpkırmızı bir kiremit delmiş halde yatsak da halimizden memnun öleceğiz...Çok şükür öldük...Kalanların da ne halleri varsa görsün diyerekten...

Med Cezir...


Geçenlerde annemin bahsiyle açıldı ve düştü aklıma. Ben 6 yaşında falan iken, bej Doğan SLX bir arabayla Istanbul'a yapılan bir yolculuk öncesi almışlardı bu kasedi ebeveynlerim. İşte o Doğan SLX'le yapılan o Istanbul yolculuğundan beri o albüm, o her şarkısı güzel olmasından kelli efsaneleşen albüm, benim favorilerimdendir. Her mp3'ü bulunsa da, kasedini arabada bulundururum ki, olur a kafam atar, dinleyebileyim. O zamanlar Beni Bırakın'a bayılırdım. Son kuşlar havalandı dizesini senelerce dolmuşlar havalandı diye anladım. Uçurtma Bayramları ise albümde tek sevmediğim şarkıydı. Yıllar geçti. Yel kayadan toz almadı, aksine daha da tozuttu, ancak temeli sallandırdı. Uçurtma Bayramları albümün en sevdiğim şarkısı oldu...

Sonra güzel şarkıları bulunsa da Levent Yüksel'in, single-albüm tadında aynı tadı ve başarıyı yakalayamadı. En baştan zirveyi bulmak kolay olmasa gerek.

Peki Levent Abi...(Bu samimiyet nerden ileri geliyorsa? Mazur görün o kadarcığı artık)...Demiştin ki bir şarkında...Sana söz yine baharlar gelecek...Sana söz ışık sönmeyecek...Niye kandırdın be abi? Hadi sen söyledin, madem söyledin, kaydında dahi ertesi şarkında Uçurtma Bayramları'nda niye kendinle çeliştin be abi.

Neyse, en nihayetinde bir klasiktir "Med Cezir" albümü...Her sanatçı tarafından ortaya konulamayacak, hiçbir arabanın torpidosundan atılamayacak, dinleme şansına erişmişlerde ayrı tatlar bırakmış bir klasik...

10 Ağustos 2008 Pazar

Hoy Lu Lu





"İsterim benim de acaip isimleri
Hiç duyulmamış zenci arkadaşlarım olsun.
Onlarla Madagaskar limanlarından
Çin'e kadar yolculuk yapmak isterim."

Orhan Veli Kanık

Dipnot :
Bina Resmi : Massawa , Eritre... Atlantis'in yolunun geçtiği, bir parçası olduğuna inanılan eskinin efsanelerinde adı geçen mistik limanlarındandır.

3 Ağustos 2008 Pazar

Ozanlar Diyarının Bir Ulu Ağacından...




Bu diyarlarda ozanların kıymeti bilinir idi. Adları sanları belki yüzyıllarca çivilere çakılı, zihinlere kazılı kalacak olan o ozanların, mesajları, sözleri, imbiklerinden geçirdikleri unutulmaya yüz tutuyor.

Ülkenin ve milletin, hatta cümle cemil dünya kavimlerinin kutbunun 50 bin parçaya ayrıldığı ayrılttırıldığı şu günlerde Aşık Veysel ne de güzel diyor.

Senlik Benlik Nedir Bırak

Allah birdir Peygamber Hak
Rabbül alemindir mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyim geldi sırası

Kürtü Türkü ne Çerkezi
Hep Ademin oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi

Kurana bak İncile bak
Dört kitabın dördü de hak
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası

Binbir ismin birinden tut
Senlik benlik nedir sil at
Tuttuğun yola doğru git
Yoldan çıkıp olma asi

Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ataş
Söndürmektir tek çaresi

Kişi ne çeker dilinden
Hem belinden, hem elinden
Hayır ve şer emelinden
Hakikat bunun burası

Şu alemi yaratan bir
Odur külli şeye Kadir
Alevi Sünnilik nedir
Menfaattir var varası

Cümle canlı hep topraktan
Var olmuştur emir Haktan
Rahmet dile sen Allah'tan
Tükenmez rahmet deryası

Veysel sapma sağa sola
Sen Allah'tan birlik dile
İkilikten gelir bela
Dava insanlık davası…

Gecenin Menüsü - 3



1- Bic Runga - Sway

2- R.E.M. - Nightswimming

3- The Architects feat. NaNa - Bodygroove

4- Tom Waits - The Piano Has Been Drinking

5- Lenny Kravitz - Are You Gonna Go My Way?

6- The Cardigans - And Then You Kissed Me (Part II)

7- The Pixies - Where Is My Mind

8- Natalie Imbruglia - Wishing I Was There

9- Queen - Another One Bites The Dust

10- Selda Bağcan - Ziller ve İpler

Uzunca bir aradan sonra..."Zilleri taktı çıkı çıkı yaptı" diye bitirmek güzel oldu.