Güneşin Zaptı Yakın

Transandantal Dervişler Ocağı'na hoşgeldiniz!
Ekmeğinizi, suyunuzu alın.!
Ve dönmeye başlayın...

Ocağın Temel Kelamı

"Hayat, koordinatları belli olmayan bir alan üzerinde kopartılan patırtıdır; evren ise sara hastalığına tutulmuş geometri..." Cioran
Şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mart 2014 Çarşamba

Observe Them As Far As Your Intellect Understands Them

The groups of man exist in different classes
With different ranks order came into being
Without ranks whatever exists falls in ruins
The ignoramus cannot take the place of the scholar
Water cannot fulfill the task of fire
Earth cannot do the wind's job
Gold cannot do iron's work
Sugar cannot produce salty food
The foot cannot take care of the hand's issues
The pen cannot take the sword's place
The slave cannot do the lord's work
Kings do not know the state of the flock
Thus is the order of the parts of the world:
Observe them as far as your intellect understands them...

Divan Şairi Nebi (1642-1712)'nin 7 yaşındaki oğlu için şiiri
Nabi (a "Divan" Poet, 1642-1712)'s poet for his 7-year old son

Not: Türkçesi elimde bulunmuyor şiirin. İngilizcesi ile idareten artık..

Alıntı "An Ottoman Mentality: The World of Evliya Çelebi" adlı Robert Dankoff eserindendir. 

18 Şubat 2012 Cumartesi

Kayıp



"Önce yüreklerimizdeki Kudüs'ü işgal ettiler.


Biz savaşı önce kendimizde kaybettik.


Kendimiz de kaybettik."


Cahit Zarifoğlu

10 Şubat 2011 Perşembe

Altılı Ganyan

Alacakaranlık

Tüm şarkıların yazılmış olduğu,
Tüm sözlerin söylenmiş olduğu,
Ancak hiçbir tarifin yapılamadığı...

Gün

Kubbeler altınla kaplandığında,
Puslu havasında büyük şehrin,
İnsanlar çıkarlar.
Yürüdükleri yeri bilerek,
Ama umursamaksızın.

Öğlen

Sigara molalarında,
Ağır kaçmış yemeği bastırırken,
Ya kalabalıktan kaçar,
Ya da ona karışır...

İkindi

Kaldırımlarda uçanlar,
Otoyollarda koşanlar,
Hengame, telaş,
İnsanların sonsuz bitkinliğinde

Akşam

Kutulardan birini seç,
Kutun yoksa kendi oyuncağını yarat,
Yahut git ve kendini kaybet.
İşte sana istediğin ışıklı akşam manzarası...

Gece

Huzursuz ruhların sabahı,
Dinlenememiş akılların işleyişinde,
Yapılamamışlar ve yapılamayacaklar,
Devaları çaylar, ve de kahveler...

5 Şubat 2011 Cumartesi

Yarınlarda

Yarın gitmek istiyorum buradan
Korkuyorum,
Üşürüm diye.

Yarın gitmek istiyorum buradan
Çekiniyorum,
Verdiğim sözlere.Ve beklenene.

Yarın gitmek istiyorum buradan
Apansız, habersiz, sedasız,
Olay olma hırsından ari;
Üşeniyorum,
Tembelliğime...

Yarın gitmek istiyorum buradan,
Öylesine, öylesi istiyorum
İşte...
Sıkılıyorum, ihtimal-i sıkıntıma...

Yarın gelmek isterim geri,
Hallice,
Eski bildiğime. Duyulardaki eskilere.

Ama,
Yarın bambaşka olmayacak,
Biliyorum.
Ve kabulümle memnunum...

Yine de siktirip gitmek istiyorum,
Yorgun, ama durulmadan..

14 Ocak 2011 Cuma

Sonuçsuz Bir Telefon Konuşması'ndan

Hastayım bu adama. Hasan Hüseyin Korkmazgil...Böyle adamlar varsa da sıklıkla, biz diğer fanilerin bu tür ötelerde bir yerlerdeki adamlara rast gelmemiz çok nadirdir..
Böyle bir iyi niyet, böylesi bir muzdariplik, bunca içtenlik, bitmez bilgelik...

Daha önce de paylaşmıştım. Daha da okuyacak, yazacak, paylaşacağım..Öncekiler aşağıda


Yaşlı Yanılgı
Hasan Hüseyin Korkmazgil




Bu sefer Sonuçsuz Bir Telefon Konuşması şiirinden bir pasaj..


Yoruldum be çocuklar!
Bunaldım bağırmaktan
Kocaldım be çocuklar!(*)
Unuttum neresiydi,
Bilmiyorum nerdedir,
Nasıldır bilmiyorum.
Bir yerler vardır elbet,
Bildirin bir yerlere çocuklar.
'Geceler bozuk' deyin,
'Gündüzler bozuk' deyin,
Yaşamak be çocuklar
'Yaşamak bozuk' deyin.


(*) Kocalmak = Kocamak


Hasan Hüseyin

9 Ocak 2011 Pazar

Unutulmayacaklar - 1


Eğer bana bir gel gel olsa yüceden,
Çırpar kanadımı uçar giderim,
İsteğim yok gündüz ile geceden,
Ben Mahzuni'yim, naçar giderim.

26 Ekim 2010 Salı

Tabağımda bulut, kadehimde gökyüzü


"Apostol bu ne biçim meyhane?
Tabağımda bir bulut, kadehimde gökyüzü."

Oktay Rifat


Fotoğraf: tehanu_f tarafından, adres: http://www.trekearth.com/gallery/Middle_East/Turkey/Marmara/Canakkale/Bozcaada/photo719719.htm

10 Ekim 2010 Pazar

Yaşlı Yanılgı

bir ülke ki hiç gitmedin
bir deniz ki hiç yüzmedin
bir orman ki yaslanmadın yeşil serinliğine
        ya sen neyi özlersin ey kuzucuğum
anlat güzel günleri anlat bütün gücünle
ama özlemee
        çünkü sen hiç görmedin ki guzel gunleri


Hasan Hüseyin

23 Eylül 2010 Perşembe

Uyur İdik Uyardılar!

Uyur idik uyardılar, 
Diriye saydılar bizi,
Koyun olduk ses anladık,
Sürüye saydılar bizi..


Sürülüp kasabaya gittik,
Kanarada mekan tuttuk;
Didar defterine yettik,
Ölüye saydılar bizi..

Halimizi hal eyledik,
Yolumuzu yol eyledik,
Her çiçekten bal eyledik,
Arıya saydılar bizi

Aşk defterine yazıldık,
Pir divanına dizildik,
Bal olduk, şerbet ezildik,
Doluya saydılar bizi..

Pir sultan'ım haydar şunda,
Çok keramet var insanda,
O cihanda, bu cihanda,
Ali'ye saydılar bizi..



Pir Sultan Abdal

15 Eylül 2010 Çarşamba

Termö Römon Şarkıları


Ben anlamam bu işlerden.
Ne hayata kafam basar, ne de ötesine.
Bir sikim beceremez elim kolum, atıl durumdadır beynim ve bedenim
Anca varsa yoksa kendim, kendime yazar söylerim

İşim gücüm yoktur benim
Varı yoğu kendime iş bellerim
Verimim ilerlemem vaki olmaz,
Her gün herkesten aynı sözü dinlerim.

Kendim dünyaya aynı şeyi söylerim
İfade edemem, budur kaderim,
Yoktur ala cihanda bir eşim,
Neylesin sözünü şu alem ben gibi keşin

Dünyada hırsı balon gibi patlatmışım
Gayrı hazları çoktan atlatmışım
Hevesi yarı yolda üstümden atmışım
Sıkıntıyı tütünden dal dal katlatmışım

Fışkırır hale geldi ruh-ı mücerred gibi yerden naaşım
Yine yükselmedi arşa bir türlü başım,
Gün ışığında hisse aradım,
Bedeli çok geldi alamadım.

Yüzyıllar biner üzerime,
Bindirir yükünü tinime,
Çağlar vurur zihnime,
Yansır kederleri inime.

Küspem çoktur yediğimden,
Aramam fazlasını verilenden,
Soldu güllerim yediverenden,
Başka ne diyeyim, zaar ecelden!

Sıkıntım gün be gün artar
Yenilik evrende ne arar
Elde yok kar zarar
Nöronlar her gün beni tartar

"Birşey" olmamaktır çabam,
Sınırlıdır hep olan biten,
Ne yaparsam yapam,
Gitmez öteye klişeden

Şu kilidim çözümsüzdür,
Bitap bünyem yükümsüzdür
Beyhude varlığım yönsüzdür
Her eylediğim hükümsüzdür

İçemedim pınarlardan kana kana
Dönemedim tozlu yollardan yaya
Sürülmez oldu topraklarım yana yana
Düştüm sarp dağlar arası bir faya

Arayan var zaman zaman
Gelen var kapımdan
Soran var halımdan
Zayi hepsi şu çürümüş dimağdan...

Takılmışım bir anda
Sarar geri arada
İleri gitmez hiçbir eda
Sonraya umuttur beslediğim..

Potbori - Strazburg Güzellemesi


Alsas'ın bağrından kopup gelmişem,
Lorraine'in bağlarını versen nidem,
Bourgogne'da büyük dara düşmüşem,
Kurtar beni zalımdan Jean d'Arc,
Kaderin gri ellerine düşmüşem.

(Şantör Aşık Fransuva'dan)

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Mufassal Kıssa, Garip Efsane


"Mufassal kıssa başlarsın, garip efsane söylersin"
Baki

Dipnot: Bilenler başka bir yerden de bunu hatırlayacaktır..

22 Nisan 2010 Perşembe

Kim Ölür?


Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı,
Görmek istemekten kaçınanlar,
Yavaş yavaş ölürler.

Pablo Neruda

14 Temmuz 2009 Salı

Lizbon'da Bir Huzursuz


Bir şey kalmaz geride, hiç bir şey. Hiçiz biz.
Biraz güneşte, biraz havada geciktiririz
üzerimize çöken solunamaz karanlığı,
Küçük düşürülen, dayatma altındaki yeryüzünü.
Üreyen, ertelenmiş cesetler,
kararlaştırılmış yasalar, görülmüş heykeller,
Bitirilmiş methiyeler...
Her bir şeyin kendi mezarı vardır.
Bizlerin, bildik bir güneşin kan bağışladığı etin akşamı
oluyorsa
onların neden olmasın.
Öyküyüz biz, öyküler anlatan, başka hiç...


Fernando Pessoa

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Ve Çocuğun Uyanışı Böyle Başladı...



Ey gece sen de aldatıldın

Sana da tuzak kurdu yüzü güneş parıltılı kız

Cahit Zarifoğlu

10 Ağustos 2008 Pazar

Hoy Lu Lu





"İsterim benim de acaip isimleri
Hiç duyulmamış zenci arkadaşlarım olsun.
Onlarla Madagaskar limanlarından
Çin'e kadar yolculuk yapmak isterim."

Orhan Veli Kanık

Dipnot :
Bina Resmi : Massawa , Eritre... Atlantis'in yolunun geçtiği, bir parçası olduğuna inanılan eskinin efsanelerinde adı geçen mistik limanlarındandır.

3 Ağustos 2008 Pazar

Ozanlar Diyarının Bir Ulu Ağacından...




Bu diyarlarda ozanların kıymeti bilinir idi. Adları sanları belki yüzyıllarca çivilere çakılı, zihinlere kazılı kalacak olan o ozanların, mesajları, sözleri, imbiklerinden geçirdikleri unutulmaya yüz tutuyor.

Ülkenin ve milletin, hatta cümle cemil dünya kavimlerinin kutbunun 50 bin parçaya ayrıldığı ayrılttırıldığı şu günlerde Aşık Veysel ne de güzel diyor.

Senlik Benlik Nedir Bırak

Allah birdir Peygamber Hak
Rabbül alemindir mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyim geldi sırası

Kürtü Türkü ne Çerkezi
Hep Ademin oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi

Kurana bak İncile bak
Dört kitabın dördü de hak
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası

Binbir ismin birinden tut
Senlik benlik nedir sil at
Tuttuğun yola doğru git
Yoldan çıkıp olma asi

Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ataş
Söndürmektir tek çaresi

Kişi ne çeker dilinden
Hem belinden, hem elinden
Hayır ve şer emelinden
Hakikat bunun burası

Şu alemi yaratan bir
Odur külli şeye Kadir
Alevi Sünnilik nedir
Menfaattir var varası

Cümle canlı hep topraktan
Var olmuştur emir Haktan
Rahmet dile sen Allah'tan
Tükenmez rahmet deryası

Veysel sapma sağa sola
Sen Allah'tan birlik dile
İkilikten gelir bela
Dava insanlık davası…

25 Mart 2008 Salı

Hasan Hüseyin Korkmazgil


Çoğusu bilmez Hasan Hüseyin'i...İsmini duymuş olsa da okumuş olmaz...

Bizim örgün öğretim müfredatlarında Hasan Hüseyin'in yeri yoktur. Hasan Hüseyin neşeli-mutlu-kafa uyuşturan şiirler yazmaz çünkü. Hasan Hüseyin derinlikli adamdır, her bir şiirinde her tür duygunun kaotik ve vurucu bir ifadesi vardır. Hasan Hüseyin sözde politik suçludur çünkü McCarthy'ci kafalarda..

Halbuki o, Kızılırmak'ın ruhudur...Kah coşkun, kah hazin, kah deli, kah durgun...

Hasan Hüseyin'i tanımam aslında geç oldu.

Bir yaz akşamı Kayseri Şehir Tiyatrosu'nda Maltalı bir grubun müzikal derlemeden ibaret müthiş oyunlarının devre arası gelmiş idi. Sivas Caddesi'nin değişik noktalarında mevzi alan enteresan bir ressam abimiz vardır. O da oradaydı. Ve o yine, portrelerini çizmekle meşguldu insanların, hiçbiri çizdiği insana benzemeksizin. Her portrenin altına bir şiir kıtası kondururdu, ki esas ilginç olan o idi. Benim de çizdi portremi, ve altına yazdı ki (Aynen yazdığı formatta geçirecek olursak):

"Karataş'ın dibinde barış,
Karataş'ın dibinde aşk
Karataş çatladı çatlayacak,
Bende bitmeyen kavga, onda yeniden başlayacak"

O an bir sansasyon yaratmadıysa da bende bu kıta, sonradan bir şekil etkileyiverdi. Bunu tasvir etmeye çalışmayacağım..Zira, her beyne farklıdır her şeyin algısı...

Gürün'ün aslanı, benim gözümde kelimelerin büyücüsü, düz sözcükleri en sert anlamlarda buluşturan, alelade cümlelere en derin anlamları yükleyen. Politik suçlu addedildi, beş parasız öldü...Şiirleri, kaleminin izleri kaldı yadigar bu güne. Güzel vatanımın pek az hatırlanan ulu şairi...

Hani belki hatırlarsınız hiç değilse bu dizeleri, tanıdık bir melodi dolar kulaklarınıza:

"Dostum dostum güzel dostum,
Bu ne beter çizgidir bu,
bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe"

Giderayak...





GİDERAYAK


Handan, hamamdan geçtik ,

Gün ışığındaki hissemize razıydık ;

Saadetinden geçtik ,

Ümidine razıydık ;

Hiçbirini bulamadık ;

Kendimize hüzünler icadettik,

Avunamadık ;

Yoksa biz...



Biz bu dünyadan değil miydik?




Orhan Veli Kanık







Yeniliğe Doğru

"Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar şey varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım"

Mevlana

22 Ocak 2008 Salı

Özdemir Asaf'ın Dilinden Yalnızlık

i.
her şeyi süpürebilirsin;
sonbaharı süpüremezsin.

sen her şeyi süpürebilirsin;
sonbaharı süpüremezsin.

yalnızsa
sürekli bir sonbaharı
süpürür hep.
düşünemezsin.

ii.
yanar
sobasında
yalnızın
üşüyen
bakışları.

lambasında
karanlığa donuk
bir ışık
titrer
sönük-sönük.

penceresi
dışına kapanmıştır,
kapısı
içine örtük.

iii.
yalnız
bin yıl yasar
kendini
bir anada.

iv.
yalnızın
nesi var, nesi yoksa
tümü birdenbiredir.

v.
yalnız
bir ordudur
kendi çölünde

sonsuz savaşlarında
hep yenen
kendi ordusunu.

vi.
yalnızın
sakladığı bir şey vardır;
boyuna yerini değiştirir,
boyuna onu arara.
biri bulsa diye.

vii.
yalnız
hem bilgesi,
hem delisidir
kendi dünyasının.
ayrıca;
hem efendisi
hem kölesidir
kendisinin

tadını çıkaramaz
görecesiz dünyasında
hiçbirinin

viii.
yalnız
sürekli dinleyendir
söylenmemiş bir sözü.

ix.
sözünde durması
yalnızın yalancılığıdır
kendisine.


Ozdemir Asaf