Çoğusu bilmez Hasan Hüseyin'i...İsmini duymuş olsa da okumuş olmaz...
Bizim örgün öğretim müfredatlarında Hasan Hüseyin'in yeri yoktur. Hasan Hüseyin neşeli-mutlu-kafa uyuşturan şiirler yazmaz çünkü. Hasan Hüseyin derinlikli adamdır, her bir şiirinde her tür duygunun kaotik ve vurucu bir ifadesi vardır. Hasan Hüseyin sözde politik suçludur çünkü McCarthy'ci kafalarda..
Bizim örgün öğretim müfredatlarında Hasan Hüseyin'in yeri yoktur. Hasan Hüseyin neşeli-mutlu-kafa uyuşturan şiirler yazmaz çünkü. Hasan Hüseyin derinlikli adamdır, her bir şiirinde her tür duygunun kaotik ve vurucu bir ifadesi vardır. Hasan Hüseyin sözde politik suçludur çünkü McCarthy'ci kafalarda..
Halbuki o, Kızılırmak'ın ruhudur...Kah coşkun, kah hazin, kah deli, kah durgun...
Hasan Hüseyin'i tanımam aslında geç oldu.
Bir yaz akşamı Kayseri Şehir Tiyatrosu'nda Maltalı bir grubun müzikal derlemeden ibaret müthiş oyunlarının devre arası gelmiş idi. Sivas Caddesi'nin değişik noktalarında mevzi alan enteresan bir ressam abimiz vardır. O da oradaydı. Ve o yine, portrelerini çizmekle meşguldu insanların, hiçbiri çizdiği insana benzemeksizin. Her portrenin altına bir şiir kıtası kondururdu, ki esas ilginç olan o idi. Benim de çizdi portremi, ve altına yazdı ki (Aynen yazdığı formatta geçirecek olursak):
"Karataş'ın dibinde barış,
Karataş'ın dibinde aşk
Karataş çatladı çatlayacak,
Bende bitmeyen kavga, onda yeniden başlayacak"
O an bir sansasyon yaratmadıysa da bende bu kıta, sonradan bir şekil etkileyiverdi. Bunu tasvir etmeye çalışmayacağım..Zira, her beyne farklıdır her şeyin algısı...
Gürün'ün aslanı, benim gözümde kelimelerin büyücüsü, düz sözcükleri en sert anlamlarda buluşturan, alelade cümlelere en derin anlamları yükleyen. Politik suçlu addedildi, beş parasız öldü...Şiirleri, kaleminin izleri kaldı yadigar bu güne. Güzel vatanımın pek az hatırlanan ulu şairi...
Hani belki hatırlarsınız hiç değilse bu dizeleri, tanıdık bir melodi dolar kulaklarınıza:
"Dostum dostum güzel dostum,
Bu ne beter çizgidir bu,
bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe"
Hasan Hüseyin'i tanımam aslında geç oldu.
Bir yaz akşamı Kayseri Şehir Tiyatrosu'nda Maltalı bir grubun müzikal derlemeden ibaret müthiş oyunlarının devre arası gelmiş idi. Sivas Caddesi'nin değişik noktalarında mevzi alan enteresan bir ressam abimiz vardır. O da oradaydı. Ve o yine, portrelerini çizmekle meşguldu insanların, hiçbiri çizdiği insana benzemeksizin. Her portrenin altına bir şiir kıtası kondururdu, ki esas ilginç olan o idi. Benim de çizdi portremi, ve altına yazdı ki (Aynen yazdığı formatta geçirecek olursak):
"Karataş'ın dibinde barış,
Karataş'ın dibinde aşk
Karataş çatladı çatlayacak,
Bende bitmeyen kavga, onda yeniden başlayacak"
O an bir sansasyon yaratmadıysa da bende bu kıta, sonradan bir şekil etkileyiverdi. Bunu tasvir etmeye çalışmayacağım..Zira, her beyne farklıdır her şeyin algısı...
Gürün'ün aslanı, benim gözümde kelimelerin büyücüsü, düz sözcükleri en sert anlamlarda buluşturan, alelade cümlelere en derin anlamları yükleyen. Politik suçlu addedildi, beş parasız öldü...Şiirleri, kaleminin izleri kaldı yadigar bu güne. Güzel vatanımın pek az hatırlanan ulu şairi...
Hani belki hatırlarsınız hiç değilse bu dizeleri, tanıdık bir melodi dolar kulaklarınıza:
"Dostum dostum güzel dostum,
Bu ne beter çizgidir bu,
bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder