Güneşin Zaptı Yakın

Transandantal Dervişler Ocağı'na hoşgeldiniz!
Ekmeğinizi, suyunuzu alın.!
Ve dönmeye başlayın...

Ocağın Temel Kelamı

"Hayat, koordinatları belli olmayan bir alan üzerinde kopartılan patırtıdır; evren ise sara hastalığına tutulmuş geometri..." Cioran

3 Nisan 2008 Perşembe

Alex ve Parma




Alexsandro de Souza, kısa adıyla Alex...Türkiye liglerinin şüphesiz en başarılı ofansif orta saha futbolcusu. Avrupa klasmanında da, "en iyiler" klasmanında olmasa dahi kalburüstü bir futbolcu. Brezilya Milli Takımı formasını 68 kez giymiş, 20 gol atmış. Ülkesinde oynadığı yıllardaki futbolu da son derece başarılı. Ki Cruzeiro'ya zamanında şampiyonluğu getiren isimlerden, o dönemki, şu anda da çoğu Avrupa'da oynayan takım arkadaşlarıyla beraber.

Muhteşem bir oyun zekası ve yaratıcılığı var. Gol yollarında, teknik anlamda, asist paslarında, duran toplarda son derece tehlikeli bir futbolcu. Bir yandan da zaman zaman sahada kaybolduğu, yeterince koşmadığı, büyük maçlarda iş yapamadığı yönünde(ki yetenekli bir defansif orta saha oyuncusunun ağır markajı altında hakkaten de kaybolma anları yaşadığı oluyordu özellikle Avrupa'da zaman zaman, bu sene ancak Makelele ve Mehmet Topal'ın kitlediğini gördük), son yıllarda bir nebze azalttığı, ancak halen doğruluk payı içeren özellikleri mevcut. Ancak bütün bunlar kesinlikle Alex'in kalburüstü bir topçu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İstatistikler ortada; özellikle bu sene, gerek Türkiye Ligi, gerekse Şampiyonlar Ligi için.

Bildiğiniz gibi, Alex 4 sene önce Fenerbahçe'ye gelmeden önce, futbol hayatının neredeyse tamamını Brezilya'da geçirmiştir. Ancak birkaç ay gibi çok kısa bir dönem süren bir zaman diliminde, 2001 yılında Parma macerası yaşamıştır. Senelerdir bir gizemdir Alex'in Parma'da neden tutunamadığı niye döndüğü. Benim gibi Galatasaray ve Beşiktaş taraftarlarının elinde de bir mezedir. "Alex Türkiye Ligi topçusu ancak, bak Avrupa'da ne oldu, Parma iki ayda geri gönderdi bundan cacık olmaz deyip" diye de geyiği çevirilir sıklıkla. Malesani birkaç ay içinde Alex'i Parma'dan Brezilya'ya şutlamıştır, doğru dürüst şans dahi vermeden.

Alex'in bu döneminin üzerinde gölgeler vardır. Alex niye Parma'da tutunamadı? O kadar mı kötü bir dönemindeydi o dönem? Stili, İtalyan futboluna alerjik olsa da, İtalya'da varsın hiç bir iş yapamayacak olsa da, bir kaç ay olsun şans verilemeyecek bir oyuncu muydu? Yoksa Alex "problemli futbolcu" moduna girerek İtalyan futboluna, ülkeye ve yeni takımına mı uyum sağlayamadığından gönderildi?

O dönem, Parma gibi Palmeiras'ın da sponsoru olan Parmalat firmasının işi miydi onu getirmek? Ben o dönemde %50 bonservis Parma'da, %50 Palmeiras'ta gibi bir durum hatırlıyorum, ancak emin olduğum söylenemez.

Nedir bu işin aslı astarı? Biri bu sır perdesini ortaya dökse hakikaten rahatlayacağım, çünkü epeydir merak ettiğim bir konudur, o dönemde Parma'nın Alex'i niye 2 ayda şutladığı. Zira Parma o dönem halen batmamış ve iyi bir takım olsa dahi, her pozisyonda ikişer üçer tane yetenekli futbolcusu olan da bir takım değildi. Orta sahası, Junior-Micoud-Lamouchi-Marchionni dörtlüsünden oluşuyordu ve yedeklerinde de ancak Bachini, Boghossian gibi ortalama futbolcular vardı...

Hiç yorum yok: